Aile, bireyin toplumsal bağının kurulması noktasında, hayatın temelini oluşturan sosyal bir kurumdur. Aile kurumunun, toplum hayatında gerçekleştirdiği temel işlevler; çocukların bakımı, yetiştirilmesi, eğitilmesi ile aile bireyleri arasındaki duygusal, psikolojik ve sosyal ihtiyaçların karşılanmasıdır. Aile denilince ilk akla gelen “ana-baba ve çocuklardan oluşan birlik” tanımı ve algılamasıdır. Ancak günümüzde bir birliği “aile” olarak tanımlayabilmek için mutlaka anne ve babanın birlikte olması koşulu aranmamaktadır. Ailenin yapısı, sosyal koşullar ve ekonomik etmenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilmekte, buna bağlı olarak da farklı aile modelleri ortaya çıkabilmektedir. Bu bağlamda; boşanma, terk, ayrı yaşama ya da ölüm gibi nedenlerle, tek ebeveynli aileler günümüzde hızla çoğalan bir aile modeli olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tek ebeveynli aileler anne ya da babanın, ebeveyn olarak tek başına ve çocuk bakımından sorumlu olduğu ailelerdir (Gladding, 2012: 75). Bu aileler, boşanma, ayrı yaşama veya ebeveynlerden birinin ölümüyle ortaya çıkmaktadir (Tawnley ve Edmondson, 1991: 16; Kwok, 1996: 6). Evlat edinme veya planlanmamış hamilelik nedeniyle bazı insanların tek ebeveynli bir aile kurmayı tercih etmelerine rağmen, bu genellikle planlanmamiş bir olaydır. Tek ebeveynlik çoğunlukla boşanma sonucunda gerçekleşir (Uhlenberg, 1989: 4). Ancak çekirdek aileyi oluşturan kan-koca çiftinden birinin ölümü veya ayrı yaşama gibi nedenlerle aileyi terk etmesiyle de tek ebeveynli aileler oluşabilmektedir (Demir, 1988). Bu nedenle ailedeki kişi sayısı, aile üyelerinin kökenleri ve kaynaklan, bu aile şeklinin birey ve aile yaşam döngülerinin hangi aşamasında ortaya çıktığına bağlı olarak tek ebeveynli ailenin herhangi bir prototipi yoktur (Gladding, 2012: 75).
Tek ebeveynli ailelerin sosyal hayatlarına baktığımızda, tek ebeveyn olma nedenine bağlı olarak bireylerin sosyal çevrelerinden gelen tepkilerin değiştiğini, buna paralel olarak kişilerin de sosyal yaşam içerisindeki davranışlarını değiştirmek zorunda hissettiklerini görmekteyiz Bir başka deyişle aile bireyleri çeşitli durumlarda kendi davranışlarını denetlemek durumunda kaldıklarını ifade etmektedirler. Özellikle anneler tarafından dile getirilen en belirgin etki, bireylerin tek ebeveyn olduktan sonra daha az sosyalleşmek durumunda kaldıklarıdır. Vefat, ayrılık veya boşanma sonrası kendini diğer evli çiftlerden ve ailelerden farklı konumlandırmaya başlayan anneler, diğer kişilerle ilişkilerini olabildiğince azaltmaya ve daha çok kendisiyle aynı tecrübeleri paylaşmış olan kişilerle iletişim kurmaya yönelebilmektedir.